Son yıllarda bir ‘’aşkım’’ modası başını aldı gidiyor. Aşk bir sevgi ifadesidir. Yüce, özel ve derin duygudur, kutsallığı olan. Seven kişinin sevgisini ifade etmesi hem doğal, hem de normal bir durumdur. Şaşılacak, yadırganacak bir yanı yoktur. Fakat aşkım sözcüğünün gelişi güzel, rastgele kullanılması bazı hallerde hoş olmadığı gibi uygunda düşmemektedir. Bu kelimenin gereksiz yerde, gereksiz bir şekilde kullanılması sığlığa ve yapaylığa yol açmakta olup, ‘’aşkım, aşkım’’ söz olmanın ötesinde etkisini ve ağırlığını da yitirmektedir.

Öyle ise; aşk nedir? Aşk, derinliği ve serinliği olan, kendi içinde özel bir anlam ifade eden ince bir duygudur. Sıradan bir duygu değildir. İçtenlik, samimiyet, koyu bir derinlik, rahatlatıcı bir serinlik, hepsinin ötesinde yoğun bir sevgi ve gönül bağıyla karşı cinsten bir başka kişiye bağlanmak vardır. Aşka ilişkin söylenenler sayılamayacak kadar çoktur. Aşkla ilgili söylenenlerin kabarık olması aşkın derinliğinden ve öneminden ileri gelmektedir.

Yusuf Ziya Ortaç ‘’aşk, her şeyin anasıdır’’ demiştir. Yusuf Ziya Ortaç’a göre vatanın, milletin,
toprağın anası aşk olduğu gibi medeniyetin anası, sanatın, edebiyatın, insanlığın anası hatta doğan çocuğun anası da aşktır. Ortaç ‘ın bu tanımı aşkın nerede başlayıp, nerede bittiğinin açık bir göstergesidir.

Yaratılanı sevmek yaratanı sevmektir. Doğa olsun, insan ve diğer canlılar olsun, kuşlar, çiçekler, dereler, ırmaklar, dağlar, denizler dünya güzellikleridir. Bunlar olmadan varlığımızın hiçbir anlamı, hiçbir önemi yoktur. Dünya güzellikleri insanları her yönleriyle bağlar.

Dünya güzellikleri olmadan yaşanmaz. Bu güzelliklere ilgi duymadan, yakın olmadan ‘’aşk yolunda yolcuyum’’ demek gerçekle bağdaşır bir durum değildir.

Bir ananın çocuğunu canından daha çok sevmesi analık hakkıdır. Çocuk gıda ile beslenir, sevgi ile büyür. Bir ana çocuğunu canı kadar sevse de ‘’aşkım’’ demesi doğru değildir. Ana bir taraftan çocuğuna, diğer taraftan eşine, kendisine ‘’aşkım’’ diyecek olursa aşk temel hedefinden uzaklaşmış olacaktır. Aynı şekilde bir erkeğin eşine ‘’benim için bir tanesin, ben sensiz yapamam aşkım’’ deyip bir süre sonra el kaldırması, şiddet uygulamasının aşkla bağdaşır bir yanı yoktur. Psikopatlıktır, soytarılık, insafsızlıktır bunun adı. Güçsüzlüktür, haddini bilmemektir.

Eşler ve sevgililer arasında her sözün başında, her sözün sonunda, ‘’aşkım, aşkım’’ sözlerinden geçilmiyor. Aşk, sıradanlık, düzeysizlik, yüzeysizlik değildir. Aşk gönülden gelir. Hor kullanılırsa gönülde kirlenir. Gönlün güzelliği sevilenin yüzüne düşmüyorsa orada zaten aşk bitmiştir.

Delice sevmek aşk değildir. Kaba kuvvete başvurmak, esmek, savurmak, korkutmak, öfke duymak, sapıtmak, çaresiz duruma sokmak bunların aşkla ilgileri yoktur. Bir saflık, bir saygınlık yoksa aşk bitmiştir. Aşk yürekten gitmiştir.

Âşık olmak kolay olabilir. Ama aşkı taşımak her insanın harcı değildir. Adam gibi sevebilmek aşkın ve sevginin kıymetini bilmek önemlidir. Aşk yakınlıktır. Aşkta gurura yer yoktur. Aşk karşılıksız ve katkısız sevmektir. Aşk sonsuz ve sınırsız ödün vermektir. Aşk gülden gönüle, gönülden gönüle atılan bir köprüdür.

‘’Aşk bu değil yapma güzel’’ diyen besteci beklentisine nokta koymuş beklentisine yanıt bulamamıştır. Aşk, aşka düşen kişiyi perişan edebilir, acı verebilir ama onun acısına katlanmak kişiyi olgunlaştıracaktır.

‘’Aşk bu değil’’ diyen kişi varlığım varlığına kurban olsun diyemiyorsa aşktan söz etmesi boşuna olacaktır. Aşk söz ile değil öz ile yaşanır. Dil ucuyla ‘’aşkım, aşkım’’ demekle aşk olunmaz. Aşk gibi kutsallığı olan bir sözcük rastgele kullanılırsa aşka haksızlık yapılmış olur sıradanlık yaşanır. Aşk sokağa düşer, aşkın yeri sokak değildir.

Aşk mücevher gibi özenle korunmalıdır. Aşk, meşkle karıştırılmamalıdır. Meşk, biraz coşku, biraz heyecan, biraz da hoşluktur.’’aşkım, aşkım’’ deyip bir süre sonra nefretten söz etmenin aşkın özüyle bağdaşmadığı bilinmelidir.

Aşkı özümseyip aşkı kendi haliyle sevebilenler gerçekten sevmiş aşkın hakkını vermiş olanlardır. Bunun başka çeşidi insanlara uzak, ihtiyaca yöneliktir.

‘’Aşk bu değil’’ diyerek insan tüm benliği ile aşkı yaşamaya çalışmalıdır. Bu taktir de ‘’aşk ateşi’’ belki kişiyi yakacaktır ama kişinin insanlığı da bir kadar yükselecektir. Ona buna çalım atarak, caka satarak, gösterişe kaçarak aşk yaşanmaz. Aşk, bazı oyunlarla başkalarını kandırmakta değildir. Saflıktır, tertemiz olmaktır aşk.

Aşk, sadeliktir. Samimi olmaktır. Bunlar enayilikse enayi olmaktır. Böyle bir enayilik yanlışlar yapmaktan, sarayda oturmaktan daha iyidir. ‘’aşkım, aşkım’’ demekle aşk olunmaz.

Birde tanrı aşkı vardır. Tanrı aşkı her şeyin temeli, anasıdır. Tanrı aşkı sevenlerin mayasıdır. Aşk sevginin arıtılmış haliyse bu hali yaşamayı kim istemez.

Aşk gönülden gelir. Sevginin ateşiyle yükselir. Sevgilerimle…

05399793529 
Cafer GÜNDOĞDU