Antalya'da toplu açılış töreni için bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyükşehir Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Erdoğan, kendisini burada bekleyen belediye personeli ve vatandaşlara seslendi. Kimsenin karşısında eğilmediklerini belirten Erdoğan, "Biz sadece Rabbimin karşısında eğiliriz. Bu hizmet binasının maliyeti 70 milyon lira. Sayın Türel başladığı bu inşaatı kendisinden sonra hangi zihniyete teslim etmek zorunda kaldı? Antalya tekrar Türel ile yola devam etti. Bu hizmet anlayışını ortaya koyuyor. Ben Ziya Paşa'yı nasıl hatırlamam, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Eserleriyle insanlara değer vermemiz gerekiyor. Sizin dikili ağacınız yok, ne konuşuyorsunuz? 14 senede ülkemizde neler yaptığımızı anlatacağız. Antalya gibi bir yere muhteşem belediye hizmet binasının olmaması düşünülebilir mi? Daha büyük hizmetler için bu bina şarttı. Türel kaldığı yerden bu binayı yaptı. Bunlara 5 keçi teslim edin, kaybedip gelirler. Bu binayı kaybettikleri gibi, Allah'tan erken dönüş oldu. Hizmet binası hayırlı olsun" diye konuştu.

Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni yaptıklarında demediklerini bırakmadıklarını belirten Erdoğan, "Gitmedikleri mahkeme kalmadı. ‘Ben oraya gitmeyeceğim’ dedi malum zat, ama kuzu kuzu geldi. Hiçbir zaman onların sözleri geçerli değil" dedi.



 

DİNAMİK BİR PARLAMENTO

Gençlere parlamentonun yolunu kapatmak isteyenler olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız diyorlar. Biz gençliğimize güveniyoruz. Seçme, evlenme yaşına 18, buna evet diyorsun. Seçilmeye gelince mi hayır diyorsun? Bütün gençleri bu yarışın içinde görmek istiyoruz. Dinamik bir parlamentoya evet mi, güçlü bir parlamentoya evet mi? Referandum için kalan 23 günü çok iyi değerlendireceğiz. Bu yarışta inşallah 16 Nisan akşamı hep beraber Türkiye'yi yeni bir milada taşıyacağız. 23 gün sonra özellikle Antalya'yı takip edeceğim."

'SİLAHLARI MİLLETİMİZE DOĞRULTTULAR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kepez Arena yanındaki meydanda düzenlenen Antalya Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi yatırımlarının toplu açılış töreninde konuştu. Konuşmasına meydanı dolduran yaklaşık 100 bin kişiyi selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 11 aylık bir aranın ardından, Antalyalılarla beraber olmaktan duyduğu memnuniyetini dile getirdi. Geçen yıl 16 Temmuz'da Samuel Eto'o Vakfı'nın Kamerunlu çocuklar için gerçekleştireceği bir organizasyon dolayısıyla Antalya'da olacaklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fakat bir önceki gece Türkiye, tarihinin en alçak, en sinsi, en ahlaksız darbe teşebbüsüne maruz kaldı. Feto ihanet çetesi mensupları devletin namuslarına emanet ettiği silahları milletimize doğrultarak darbe yapmaya kalktılar" dedi.

'EMANETE HALEL GETİRMEDİK'

Darbe teşebbüsü sırasında TBMM'nin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin emniyet teşkilatı binalarının, Marmaris'te konakladıkları otelin, Türksat binasının bombalandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ankara'da, İstanbul'da vatandaşlarımıza ateş açtılar, tanklarla, zırhlı araçlarla üzerilerinden geçtiler. F 16'larla bombaladılar, helikopterlerle taradılar ancak tüm kalleşliklerine, tüm alçaklıklarına rağmen Türkiye'yi teslim alamadılar. Emanete halel getirmedik, ülkemizi bu hainlere bırakmadık. Türkiye'nin tarihinde ilk defa milletiyle birlikte olan cumhurbaşkanı, hükümeti, Meclis'i sayesinde bir darbe girişimi akamete uğradı. Türk milleti istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıkacağını içerideki ve dışarıdaki tüm müstevlilere gösterdi" diye konuştu.

Darbe girişiminde Antalyalı bir polis memuruyla bir üniversite öğrencisinin şehit olduğunu kaydeden Erdoğan, "Feto terör örgütü bu milleti teslim alamadı" dedi.

Alandan yükselen "Dik dur eğilme, bu millet seninle" tezahürat üzerine Erdoğan, "Antalya, bilesiniz ki cumhurbaşkanınız beşer planında bugüne kadar kimsenin önünde eğilmedi. Biz ancak Rabbimizin karşısında rükuda eğiliriz, secdede eğiliriz" diye konuştu.

'KENDİ KEYFİMİZ İÇİN DEĞİL'

16 Nisan halk oylamasıyla yönetim sistemini kendi keyfi için değil ülkenin ve milletin geleceği için değiştirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sinevizyonda gösterimi yapılan geçmiş siyasi liderlerin görüşlerinden de şöyle bahsetti: "Geçmişte zayıf hükümetlerin, kavgaların, çekişmelerin nelere malolduğunu çok iyi biliyoruz. Az önce cumhurbaşkanlarını, liderleri dinlediniz ve ne dediklerini duydunuz. Çünkü bu iş damdan düşenlerin işidir. Damdan düşmeyenler bilmez. Şimdi anamuhalefetin başındakinin SSK'yı ne hale getirdiğini çok iyi biliyorsunuz. Akşam başka sabah başka konuşuyor."

SİNEVİZONDA KILIÇDAROĞLU VİDEOSU

Ahmet Necdet Sezer ve Ecevit'in aynı ekolden geldiğini hatırlatan 2001'de aralarında yaşanan krizi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bunlar olmasın, bunları yaşamayalım diye yönetim sistemini değiştiriyoruz" dedi.

Sinevizyondan yeni anayasa değişikliğiyle Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı ve başbakan başka bir partinin genel başkanı şeklindeki sözlerinin yer aldığı görüntüleri gösteren Erdoğan, "Ey Kılıçdaroğlu işte bu kavga çıkmasın diye biz cumhurbaşkanı ile başbakanı birleştiriyoruz. Artık sadece cumhurbaşkanı, sadece başkan var. Anladık mı o kadar. Sadece bunu dahi anlamaktan aciz olanlar bu ülkenin geleceğine yönelik bir yönetim sitemini, 18 maddeyi okumamış olanlar bu ülkeye hizmet edebilir mi? Dikili ağaçları yok" diye eleştirdi.

'16 NİSAN DÜĞÜN, BAYRAM GÜNÜDÜR'

Anayasa değişikliğine karşı çıkanların yalanlarına bakılmaması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Hesap ortada. Bu milletin cebinden paralarını çalanlar hak etmedikleri bir gücü kullanarak kendilerine paralel iktidar kuranlar için 16 Nisan elbette kabus günüdür. Onun için istemiyorlar. Ama istikrar ve güven ortamını garanti alacak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, 2023 hedeflerine ulaşarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak Türkiye için 16 Nisan düğün, bayram günüdür. Bunu da böyle bilin" şeklinde konuştu.

Tüm Avrupa ve dünyanın duyması için büyük, güçlü, müreffeh ve istikrarlı Türkiye için tek tek 'evet mi' diye soran Erdoğan, miting alanındakilerin 'evet' yanıtı vermesi üzerine, "Antalya 'evet' diyorsa 16 Nisan tamamdır inşallah" diye konuştu. 

'67 YILDA 48 HÜKÜMET KURULDU'

16 Nisan'da 'evet' denildiğinde neler olacağını anlatmak istediğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu paketin içinde neler var? Yeni hükümet sisteminin en önemli kazanımı istikrardır, güvendir. Hepsi de şu an rahmeti rahmana kavuşan, az önce dinledik Erbakan, Türkeş, Özal, Demirel, Yazıcıoğlu gibi isimlerin başkanlık sistemi taleplerinin gerekçesi ne olmuştur, hep istikrar ve güven olmuştur. Ve bir çoğuyla görüşmelerim olmuştur, hepsi de istikrarı özellikle tavsiye etmişlerdir. Bizde zaten o yolda olduğumuzu söylemişizdir. Ekonomik sıkıntılarla, terörle, sınır komşularımızdan kaynaklanan sorunları başarıya ulaştırabilmemiz için istikrar gerekiyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde başarıların hep istikrara borçlu olduğunu görürsünüz. Ülkemizde 1950'den bugüne kadar 67 yıl geçti. 67 yılda 48 hükümet kuruldu. Buna karşılık aynı dönemde İngiltere'de 15 hükümet, Almanya'da 24 hükümet, Amerika'da 17 başkan, Fransa'da 11 cumhurbaşkanı görev yaptı. Yeni sistemde hükümeti sandıkta millet kurduğu için koalisyonlar dönemi kapanıyor ve İstikrar garanti altına alınıyor. Dünyanın ilk 20 ülkesinin 7'sinde başkanlık veya yarı başkanlık sitemi var. İstikrar için evet diyor muyuz? Yeni sistemle birlikte başarısız liderlerin koltuklarını koruma şansı kalmıyor. Sıkıntı oradan geliyor."


'MUSTAFA KEMAL'E NİYE İHANET EDİYORSUN?' 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni sistemle birlikte başarısız liderlerin koltuklarını koruma şansı kalmıyor. Sıkıntı oradan geliyor. Siyasi partilerde ve bürokraside sistemin tabiatı gereği yenilenmenin önü sürekli açık oluyor" dedi. 

18-25 yaşa seçilme imkanı verilmesinin bu değişimi daha da hızlandıracağını dile getiren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Atatürk'e ihanet ettiğini iddia ederek şunları söyledi: "Bu ana muhalefeti niye rahatsız ediyor? Yahu gençlerimize güvenmiyor musun? Gazi Mustafa Kemal cumhuriyeti gençlere emanet etmemiş miydi? Ee Kılıçdaroğlu sen Gazi Mustafa Kemal'in partisinin başında değil misin? O zaman Gazi Mustafa Kemal'e niye ihanet ediyorsun? Bak ters düştün, bir yanlış da burada. İşte aynen biz de gençlere güveniyoruz ve Türkiye'mizin geleceğini biz de gençlere emanet ediyoruz. Gençler bu sistemle birlikte Türkiye'nin değişim taleplerine en büyük direnci gösteren bürokratik oligarşinin, vesayet odaklarının gücü tamamen kırılıyor. Şu parlamenter demokrasi diyorlar ya, parlamenter demokrasi aslında bir vesayet sistemidir. Şimdi bu sistemin beli kırıldığı için rahatsız oluyor, oluyorlar. Reformların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesinin önü açılıyor." 

"EY KILIÇDAROĞLU SEN YALAN MAKİNESİSİN"

Kılıçdaroğlu'nun 7 kez seçim kaybetmesine rağmen hala partinin başında olduğunu, yeni sistemde ise bunun mümkün olmayacağını ileri süren Erdoğan, şöyle devam etti: "Burada kaybettiğin zaman duramazsın. Ne diyor çıkmış, 'cumhurbaşkanı lokantaları kapatacak' diyor. Ne diyor 'muhtarlıklar, belediyeler, sendikalar kapatılacak' diyor ya. Ya böyle bir şey olabilir mi? Yalan üstüne yalan. Yalanı bunun kadar güzel kullanan yok. Ben BM Genel Kurulu'nda konuşuyorum, ertesi gün açıklama yapıyor, 'Cumhurbaşkanı sanki muhtarlara konuştu' diyor. Muhtarlarımız tabi bundan çok rahatsız oldu haklı olarak ve Ankara'da 30- 40 muhtarımızın davet edildiği toplantıda bir konuşma yapıyor. Bir muhtarımız sordu, 'Siz Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla ilgili 'sanki muhtarlara konuşuyor' diyerek bizi küçümsediniz' dedi. Ne dese beğenirsiniz, 'Haddimize mi? Böyle bir şey olabilir mi, asla böyle bir şey söz konusu değil' dedi. Ey Kılıçdaroğlu sen yalan makinesisin. Şu ana kadar 16 bin muhtarımızla milletin evinde bir araya geldik. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde onları milletim adına ağırladım. 55 bin muhtarımız var hepsini davet edeceğim, buluşacağız. Milletim adına onları ağırlayacağım. Çünkü muhtar BM Genel Kurulu'na gelmiş olanlardan aşağı değildir. Ben seçilerek gelmişsem, benim muhtarım da en az benim kadar saygındır, çünkü o da seçilerek gelmiştir."

'HANIMLAR ALTIN GÜNLERİNDEN ÇIKARTILMAYACAK' 

Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şöyle devam etti: "Hatta ne dedi biliyor musunuz? 'Simit camekanları, karpuz tablaları, boyacı sandıkları da kapatılacak' dedi. Ben de diyorum ki asla böyle bir şey olamaz. Aynı şekilde öğrenciler okullarından, memurlar işlerinden, hanımlar, ben şimdi cevap veriyorum buna, altın günlerinden çıkartılmayacak. Çünkü bu işlerin cumhurbaşkanlığıyla yakından uzaktan alakası yok. Anayasayla kurulan kurumlar anayasa değişikliğiyle, kanunla kurulan kurumlar kanunla açılıp kapatılabilir. Belediyelerin yetkisinde olan konularda onların kararıyla değiştirilebilir. Diğer taraftan Meclis'in, bürokrasinin, iş dünyasının kapıları kimseye kapatılmayacak. Her yer, her konum, her makam çalışan, gayret eden, birikim sahibi tüm gençlerimiz, tüm vatandaşlarımız için açık olacak. Hatta seçilme yaşını 18'e indirerek Meclisi, belediyeleri, Bakanlar Kurulu'nu gençlerimize açıyoruz."

Gençlere güvendiğini belirten Erdoğan, "Biz yeni sistemi Erdoğan için değil, her doğan için getiriyoruz. Bu böyle bilinmeli" dedi. Hakimler, savcılar, katipler, mübaşirler, gardiyanlar, mahalle bekçileri ve özel güvenlik görevlilerini cumhurbaşkanının atamayacağını bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Yalan söyleme. Çünkü bunların hepsinin atama usulü bellidir. Şu anda Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi üyeleri nasıl tespit ediliyorsa aynen devam edecek. Şimdi diyecekler ki Hakimler, Savcılar Yüksek Kurulu, onu da söyleyeyim. Hakimler, Savcılar Yüksek Kurulunu atayacak kurulun 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 7'sini de 5'te 3 çoğunlukla yani zorunlu olarak uzlaşmayla Meclis belirleyecek. Bu uzlaşmayı getiriyor. Dolayısıyla burada da geniş tabanlı bir uygulama söz konusudur. Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçim usulünde hiçbir değişiklik yok. Cumhurbaşkanı 5 yıllığına, Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıllığına seçiliyor. Yani hiçbir cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesinin yapısını tümüyle biçimlendiremez. Cumhurbaşkanı seçilebilirse iki dönem seçilebilir, 5+5, tekrar aday olabilirse." 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının ardından ise bazı bakanlıklar ve Büyükşehir Belediyesi'nce 781 milyon liralık yatırımla 20 hizmet ve eserin açılış kurdelesi kesildi. Açılışın ardından ise Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından vatandaşlara içinde satranç takımı ve Giresun fındığı bulunan hediye paketleri dağıtıldı. 

SİYASİ LİDERLERİN BAŞKANLIK VİDEOSU 

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in açılış konuşması yaptığı törende eski cumhurbaşkanları ve siyasi liderler Süleyman Demirel, Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş'in başkanlık sitemini savunan konuşmaları sinevizyonla vatandaşlara dinletildi. 



 

MUHSİN YAZICIOĞLU'NU ANDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur Sendikaları Konfederasyonu'nun (Memur-Sen) Antalya'nın Manavgat İlçesi'ndeki Starlight Otel'de düzenlediği 5'inci Türkiye Buluşması'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına, Büyük Birlik Partisi (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu anarak başladı. Buluşma nedeniyle Memur-Sen'in kurucusu, şair, muallim Mehmet Akif İnan'ı da rahmetle yad eden Erdoğan, İnan'ın ülkenin en zor, çetin yıllarına tekabül eden hayatını, bu güzel ülkeye ve millete vakfetmiş bir gönül insanı olduğunu söyledi.

MİLLİ İRADEYE SAHİP ÇIKTINIZ

Erdoğan, İnan'ın modern zaman dervişi, bugünün Yunus Emre'si olduğu görüşünü savunarak, sendikayı sadece memurların hukukunu savunan bir çatı olarak değil, aynı zamanda bir uyanış ve diriliş hareketi olarak gördüğünü ifade etti.

Erdoğan, bugün Memur-Sen'in, İnan'ın hayallerini gerçekleştirdiğini kaydederek, şöyle devam etti: "Memur-Sen, ülkemizin en etkili ve en güçlü sivil toplum örgütü olarak milli irade ve demokrasinin sancaktarlığını yapıyor. Bugün Türkiye'deki her iki sendikalı memurdan birini bünyesinde barındırmanın yanında, dünyanın çok farklı ülkelerine yardım götüren medeniyet değerlerimizin taşıyıcısı bir Memur-Sen vardır. Türkiye'nin daha büyük, müreffeh ve güçlü bir ülke olması için gecesini gündüzüne katarak çalışan Memur-Sen, 15 Temmuz'da olduğu gibi milli iradeye canı pahasına sahip çıkan, darbecilere meydanları dar eden büyük bir ailedir." 

Erdoğan, Türkiye'nin kendi silahını, tankını, savaş helikopterini, insansız hava araçlarını yapan bir ülke haline geldiğini, savunma sanayinde giderek devler ligine yükseldiğini belirterek, "Adamlar çılgına dönüyor. Çünkü 14 yıldır biz dost bildiklerimizden insansız hava aracını alamadık. Paramızla alacağız ya, bedava değil. Alamadık ama kötü komşu ev sahibi yaparmış" diye konuştu. Bunun yeterli olmadığını, Türkiye'nin daha ileriye gideceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye, kendi menfaati için birilerinden icazet almaya gerek duymuyor. Bugün terörle mücadelesini hem yurt içinde hem yurt dışında tamamen milli imkanlarla yürütüyor. Şu anda Tendürek Dağları'nda, Cudi'de, Bestler Dereler'de bu teröristlere askerlerimiz, polisimiz, köy korucumuz kan kusturuyor. İnlerine girdik. Vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak, ülkemizin çıkarlarını korumak noktasında Ankara'da karar veriyor, Silopi'de, Gabar'da, Cudi'de, gerekirse Suriye'de, Irak'ta uyguluyoruz."

Kendilerine "Şuraya girmeseniz, şurada üs kurmasanız iyi olur" denildiğini aktaran Erdoğan, şöyle dedi: "Tamam da siz niye kuruyorsunuz? Biz tehdit altında olduğumuza göre, eğer Suriye'den Gaziantep'teki kardeşlerime bir saldırı olur da orada 56 kardeşim benim şehit olursa, biz duramayız. Ne yaptık, sabır sabır, o olay olunca dedik ki 'Giriyoruz.' ve Cerablus'a girdik. Durmadık, dedik ki 'Bir taraftan da Er Rai'e gireceğiz.' Öbür taraftan da Er Rai'ye girdik. O gün bugündür bir taraftan DEAŞ ile mücadeleyi veriyoruz bir taraftan PYD- YPG ile veriyoruz. Ne yazık ki dostlar, halen PYD ve YPG'nin yanında. Diyorlar ki 'Bunlar DEAŞ'a karşı iyi bir mücadele veren kişiler.' Biz de onlara 'İyi terörist, kötü terörist olmaz.' diyoruz. Teröristlerin hepsi teröristtir ve hepsi kötüdür. Bunu bileceksiniz ama hala anlaşabilmiş değiliz. Burada da siyasi mücadele devam ediyor."

AĞLAYANLAR OLDU, 'AYASOFYA AÇILSIN' SLOGANI ATILDI

Çok sayıda sendikacının katıldığı toplantının yapıldığı salonda Erdoğan coşkuyla karşılandı ve o konuşurken bazıları gözyaşlarını tutamadı. Erdoğan'ın konuşması sırasında salonda 'Seni sevmeyen ölsün', 'Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın', 'Türkiye seninle gurur duyuyor', 'Dik dur eğilme bu millet seninle' sloganları yükseldi. 

'ONLARI İBRET OLSUN DİYE ASTILAR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manavgat'ta düzenlenen Memur-Sen'in 5. Büyük Türkiye Buluşması'nda, Türk milletinin, 'Yeter söz milletindir' dediği 1950'den beri bedel ödediğini ifade etti. Erdoğan, 14 Mayıs 1950'de Adnan Menderes ve arkadaşlarının sandığa gömdüğü tek parti zihniyetinin, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında dar ağaçları kurulana kadar hiç boş durmadığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Yassıada'da yargılanan sadece Demokrat Partililer değildi. Orada, demokrasi, millet, milletin hak ve özgürlük talepleri yargılandı. Hiçbir geçerli sebep yokken darbeciler Adnan Menderes'i, Hasan Polatkan'ı, Fatin Rüştü Zorlu'yu niye idam etti biliyor musunuz? İbret olması için, millete sandığa giderken ne yapması veya ne yapmaması gerektiği konusunda unutamayacağı bir ders vermek için o idamlar yapıldı. Sırf bu ülkede gerçek iktidarın kimde olduğunu göstermek için o mahkemeleri, o dar ağaçlarını kurdular. Bu öyle alçak bir zihniyettir ki Menderes'i idam ettikten sonra celladın ve dar ağacının parasını da ailesinden istemiştir. Bunlar bu kadar gaddardır."

Türkiye'nin hala aynı zihniyetlerin mücadelesine şahitlik ettiğine işaret eden Erdoğan, tek parti zihniyetinin ortadan kalktığını düşünmekle, "15 Temmuz'da gündüz saatlerinde bu ülkede bir daha darbe de darbe teşebbüsü de olmaz" demenin aynı şey olduğunu belirtti.

'FAŞİST, NAZİ DEMEYE DEVAM EDECEĞİM'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin tüm canlılığıyla önemini sürdürdüğünün altını çizerek, CHP'nin tek parti olduğu dönemleri hatırlattı.Tek parti döneminde CHP'nin il başkanının aynı zamanda o ilin valisi olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Ben Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş kardeşlerime soruyorum, bugün aynı şey olsa, yani kurucusu olduğum partinin il başkanları aynı zamanda o ilin valisi olsa ne dersiniz? 'Böyle bir şey olamaz.' dersiniz. Öyle mi? Bunun demokraside olabilir bir yanı yoktur, dünyada böyle bir yer yoktur. Tayyip Erdoğan'a diktatör diyen Batı ne der? İnanın, 'Şeddeli diktatör' der. Ama işte ben de diyorum ki; siz bana diktatör dediğiniz sürece, ben size faşist demeye, Nazi' demeye devam edeceğim. Çünkü benim ülkemde gerek başbakan, gerek cumhurbaşkanlığım dönemimde hak ve özgürlükler konusunda, düşünce özgürlüğünde, inanç özgürlüğünde, şu mezhep, bu mezhep, hiçbir ayrım yapmaksızın biz kimin yaşamını engelledik? Tam aksine bu ülkede başörtülü, başı açık, bunlar arasında ayrımı ne yazık ki bize diktatör diyenler uyguladı."

TIPKI RÜZGAR GÜLÜ GİBİ

CHP'nin 27 Mayıs dönemi öncesinde en büyük argümanının 'rejim değişikliği' söylemi olduğunu belirten Erdoğan, ikinci cumhurbaşkanı merhum İsmet İnönü'nün, her kürsüye çıktığında, Demokrat Parti'yi ve merhum Adnan Menderes'i rejimi değiştirmekle, baskı rejimi kurmakla itham ettiğini anımsattı. Erdoğan, bu tarz söylemlerle 27 Mayıs'a giden yolun taşlarını döşediklerini söyledi. Sürekli yalan üretilerek, belli toplum kesimlerindeki hassasiyetler kaşınarak ülkenin bir kaos ortamına sokulmaya çalışıldığını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu: "Dikkat edersiniz, hiç değişmediler, bugün de aynısını yapıyorlar. Anamuhalefetin şu anda başında bulunan zat çıkıyor, her gün rejim değişikliğinden bahsediyor. Tıpkı ağababası, tek adam gibi bu da birilerine mesaj vermeye çalışıyor. Belli konulardaki hassasiyetleri kaşıyarak milletimizi kutuplaştırmak için gece gündüz yalanlarına yalan ekliyorlar. Milletimizin ve kendi seçmeninin gözünde komik durumuna düşme pahasına yalanlarına istikrarla devam ediyor. 'İstikrar' denince bunların aklına tek şey geliyor, yalanların istikrarı. Ülkenin istikrarı konusunda en küçük katkıları, dikili ağaçları yok. Mesela sabah kalkıyor ne diyor? 'Meclis tamamen ortadan kaldırılacak' veya 'Meclis feshedilecek.' diyor, akşam 'Niçin milletvekili sayısını artırıyorsunuz?' diyor, gece 'Hollanda'ya, Almanya'ya dersini verin' diyor, sabah Hollanda'nın Almanya'nın avukatlığına soyunuyor. Bir gün, 'Suriye'de ne işimiz var?' diyor, ertesi gün 'Niçin Münbiç'i ve Rakka'yı almıyorsunuz?' diye efeleniyor. Bir gün FETÖ'cü teröristlere sahip çıkıyor, ertesi gün hendekçi PKK'lılara arkadaşlık, yoldaşlık yapıyor. Tıpkı rüzgar gülü gibi esinti ne yönden gelirse o tarafa dönüyor."

'TÜRKİYE KİMSENİN ŞAMAROĞLANI DEĞİL'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu beyefendinin yaptığı siyaset değildir, siyaset bir omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir. Siyasetçinin sözünün eri olması gerekir. Dün 'Ak' diyene, bugün 'Kara' diyenden siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere 'Kolpacı' der. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz, olsa olsa terör örgütlerine koltuk değneği olur, başka bir şey olmaz" dedi.

Kandil, Pensilvanya ve İmralı'nın "Hayır" dediğini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöye tamamladı: "Eğer bu teröristler, bizim ülkemizi bölmeye gayret edenler, milletimizi bölmeye gayret edenler 'Hayır' diyorsa, burada bir düşünmemiz lazım. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu kadar açık, ortada. İçerideki ve dışarıdaki 'Hayır'cılar bir oldu, milletimizi tehdit ediyor. Neymiş, 16 Nisan'da 'Evet' çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar. Çok daha seri karar almamıza bunlar vesile olur. Zaten 16 Nisan bizim için bir kırılma noktası. Onun için 'Evet' çok önemli. Bu işleri masaya yatıracağız. Çünkü, Türkiye kimsenin şamaroğlanı değildir. Bunu herkes bilecek." DHA