Dünya tarihi bunun örnekleri ve ispatları ile doludur.Dünyada ortaya çıkan kriz dönemlerinde, savaşlarda, salgınlarda ve afetlerde en sağlam duruşu gösteren, kesintiye uğramadan çalışmaya devam eden o ülkenin küçük çiftçileri, köylüleri olmuştur. Bu tüm dünyada böyledir. Hollanda, Almanya, Danimarka, Yunanistan, İspanya, İtalya ve ABD nin kırsalındaki, köylerindeki çiftçilerin yaklaşık %80 i 90 ı, Türkiye de ki gibi küçük aile çiftçisidir. Bu ülkelerin tarımdaki başarısı da Yeni Nesil kooperatifçilik sistemini oturtmuş olmalarıdır. Bu ülkelerde koopler kamu ve özel sektör arasında, çözüm üretebilen ve toplumsal dayanışma sağlayabilen, üçüncü bir örgüt olarak olarak dayanışma ve birliktelik ortamını sağlayabilmişlerdir. Bu ülkelerin kooperatifler konusunda başarılı olmalarının diğer bir nedeni de kooperatifleri sadece ekonomik yapılar olarak görmemeleri, onları sosyal ve kültürel bir hareket olarak toplum içinde yönlendirici bir konuma oturtabilmeleridir.

Örneğin Avrupa’daki kooperatiflerde şunu başarabilmişler.Market raflarındaki ürünlerin çoğunluğu çiftçi kooperatiflerince üretiliyor (Toplam piyasanın %55 i). Ürüne katma değer katılarak raflara ulaştırılıyor. Kooperatifler pamuk ve zeytin olarak değil de; pamuk yağı, pamuk ipliği, zeytinyağı ve sabuna dönüştürüp ürünlerini vitrine koyuyorlar.

Kooperatifçilik konusunda örnek verirken o kadar da uzağa gitmeye gerek yok. Kendi tarihimize dönüp baksak ya da sadece okumayı denesek, geçmiş tecrübeleri bugünkü dünya aklımızın süzgeçlerinden geçirebilsek, kooperatifçilik ve birlik olma konularında aslında örnek bir ülkeye ve tarihe sahip olduğumuzu görebileceğiz. Hem de bir çok mazlum halka örnek olmuş bir millete sahibiz.

1900 lü yılların başına gidelim. Egenin en önemli gelir kaynağı incirdi. Fakat incir üreticilerinin durumu pek parlak değildi. Çünkü İzmir merkezli incir piyasasına çoğunluğu yabancı tüccar ve komisyonculardan oluşan bir incir Tröstü hakimdi. Uygun gördükleri fiyatı ilan ederek, çiftçinin elindeki ürünü yok pahasına alıyorlardı.1913 yılına kadar bu devran böyle devam etti. Bu sırada öncülüğünü Kazım Nuri Çöriş Bey, Topçuoğlu Nazmi Bey ve Ahmet Sarı Beylerin yaptığı üç kişi ve 20 çiftçi Arkadaşı şöyle bir söylemde bulundular.”Sömürülmekten kurtulmanın tek yolu birlik olmaktır “. Böylece bu 23 kişi kooperatifleşmeye ve kooperatif bankacılığına yönelik ilk adımı attılar.

Milli bir bankayı da düşündüler çünkü; o dönemde İzmir civarında, daha çok yabancı kişi ve kuruluşlar tefecilik yapıyorlardı. Birçok Alman ve Fransız Bankası da Ege nin çeşitli yerlerine şubeler açmışlardı.

24 Eylül 1913 Çarşamba günü Ayan Meclisindeki üyelerinde destekleriyle, Milli Aydın Bankası T.A.Ş-TARİŞBANK adıyla aynı 23 çiftçi tarafından Aydın da kuruldu.

Banka Aydın’da ki Kurşunlu Hanın mütevazi 2 odasında çalışmaya başladı.

Kuruluşundan itibaren kooperatifçilik anlayışı içerisinde, tarımsal üretime de katkıda bulunarak, Ege bölgesinde çiftçinin hizmetinde ihtisas Bankası olarak faaliyetini sürdürdü.

TARİŞBANK o dönemin gözbebeği idi.Osmanlının son kalelerinden biridir bence de. Hani hep birilerine kızarız, Örneğin Osmanlı’nın son kalelerini yıkan Arap ülkeleri aklımıza gelir, haklı olarak kızarız onlara. Ya kendi elimizle yıktıklarımız, onlar pek gelmez aklımıza, hatırlamak istemeyiz.

Tarişbank sadece bir banka değildi. Şu an ABD ve Avrupa Birliği Kooperatiflerinin başardıklarını yıllar önce yapan bir dayanışma ve onur Birliği idi. Tam anlamıyla Sosyal ve Kültürel bir hareket.

Osmanlı’nın ekonomik, ideolojik ve politik olarak kuşatıldığı dönemde dayanışma ile onurun korunacağı umudunu aşılayan banka.

88 yıllık ,120 bin ortaklı , kooperatif Bankası ,grup ve ortaklarına karşılıksız kredi ya da dolaylı kaynak aktarmamasına rağmen,09.07.2001 tarihinde TMSF na devredilmiştir.

Bu sırada kooperatiflerin banka kuramayacağı maddesi 4572 sayılı TSKB yasasına eklenmiştir.2001 yılında birliklerle ilgili olarak alınan bütün karar ve uygulamalarda IMF ve Dünya Bankasının tarımda “Yeniden Yapılandırma Projesi “(ARİP) belirleyici olmuştur.

Türk köylüsü aile çiftçiliği yaparak Osmanlı’dan günümüze ülkenin en sıkıntılı zamanlarında sosyal yapısının ve ulusal güvenliğinin sigortası olmuştur .Ülkesinin direği olmuştur.Barış zamanının iyi çocukları olan bu çiftçi çocukları;

Savaş zamanınında en iyi askerleri olmuştur.Bünyesi ve yüreği yorucu işlere alışkın çiftçi çocukları vatanlarının sınırlarını en iyi koruyanları olmuştur.

Tarihimizdeki doğru örnekleri alıp ,daha önce başardıklarımızı hatırlayabilmek bizim için başlangıç yolu olmalı.Abd ve Avrupa dan önce birlikler kurmayı başarabilen bizler için ;doğru çiftçi birliklerini ve kooperatifleri kurmak o kadar da zor değil.Dayanışma ve İmece bizim içimizde, kültürümüzde var.

Ekonomik,ideolojik ve politik olarak savaşların yaşandığı bu dönemde dayanışma ile onurun korunacağı umudunu aşılayan hareketleri ;

Çiftçi Birlikleri ve Kooperatifler yapabilirler.

Çünkü daha önce bunu en sıkıntılı zamanda onlar başardı.

Barış AYDOĞDU